Hakkımda yazılan tüm yorumlar Google üzerinden alınmıştır. Tedavi sürecimle ilgili gerçek deneyimlere göz atmak isterseniz hastalarımın paylaştığı bu geri bildirimler size fikir verebilir.
Romatolojik Göz Hastalıkları

Göz Romatizması, Romatolojik Göz Hastalıkları
Romatolojik hastalıklar genellikle kronik seyirli ve inflamasyon (iltihap) ile karakterizedir; iskelet, kas ve bağ dokularının yanı sıra gözleri de etkileyebilir. Göz tutulumu, görmeyi bozabilen ve yaşam kalitesini düşürebilen komplikasyonlara yol açabilir ancak erken tanı ve uygun tedavi ile çoğu durum kontrol altına alınabilmektedir.
Romatolojik Hastalık Nedir? Romatolojik Göz Hastalığı Neden Olur?
Romatizmal göz hastalıklarının büyük bir kısmı, otoimmün mekanizmalarla ilişkilidir. Yani bağışıklık sistemi, eklemler veya diğer organlarla birlikte göz dokularını da yanlışlıkla hedef alarak iltihaplanmaya neden olabilir.
Ankilozan spondilit, psöriyatik artrit, Behçet hastalığı, sistemik lupus, Sjögren sendromu ve bazı vaskülitlere bağlı gelişen üveit ve diğer göz tutulumları bu gruba örnektir. Ancak her romatizmal yakınmanın gözdeki nedeni mutlaka otoimmün olmak zorunda değildir; enfeksiyonlar, dejeneratif değişiklikler veya farklı inflamatuvar süreçler de gözde sorunlara yol açabilir. Bu nedenle romatizmal hastalığı olan bireylerde göz şikayetleri mutlaka ciddiye alınmalı ve erken dönemde göz hekimi tarafından değerlendirilmelidir.
Göz, bağışıklık sistemi açısından ayrıcalıklı bir organdır. Sağlıklı bir bağışıklık sisteminde, göz dokularına zarar vermemek için bağışıklık toleransı yüksek tutulurken, enfeksiyonlara ve iltihaplanmaya karşı güçlü bir koruma da aynı anda sürdürülür. Bu hassas denge, gözün hem görme fonksiyonunu korumak hem de gereksiz iltihabi yanıtları önlemek üzere çalışan karmaşık ve dinamik bir sistem sayesinde sağlanır.
Gözün savunma sistemi, öncelikle iltihaplanma yanıtı ve spesifik olmayan bağışıklık hücrelerini içeren fiziksel bariyerlerle başlar. Bu doğal savunma hattına ek olarak, göz ve vücudun geri kalanı yabancı mikroorganizmalara karşı adaptif bağışıklık yanıtları da kullanır. Vücuda bir antijen girdiğinde, B hücreleri bu antijeni tanır ve ona özgü antikorlar üretir. Böylece aynı antijenle tekrar karşılaşıldığında, bağışıklık sistemi enfeksiyonu daha hızlı ve etkili bir şekilde kontrol altına alabilir.
Otoimmün hastalıklarda bağışıklık sistemi, sağlıklı dokuları yanlışlıkla hedef alır. B hücreleri normal vücut hücrelerini yabancı mikroorganizma gibi algılayarak onlara karşı otoantikorlar üretir. Normalde B ve T hücreleri birlikte çalışarak bağışıklık dengesini korur; ancak otoimmün süreçte T hücreleri de bu yanıtın parçası olur ve birbirlerinin etkisini artırır. Bağışıklık sistemi adeta kontrolden çıkar, sağlıklı dokular hasar görmeye başlar. Bu durum gözde de iltihaplanmaya, üveit gelişimine ve zamanla görme kaybı riskinin artmasına yol açabilir.
Göz Romatizması Belirtileri
Göz romatizması belirtileri kişiden kişiye değişmekle birlikte; gözde kızarıklık, ağrı veya batma hissi, görme bulanıklığı, ışığa hassasiyet (fotofobi),göz sulanması veya kuruluk, göz kapaklarında şişlik ya da iltihaplanma, görme alanında daralma veya kayıplar ve eşlik eden baş ağrısı şeklinde ortaya çıkabilir. Bu şikâyetler göz romatizmasını düşündürse de kesin tanı ve uygun tedavi planı için mutlaka bir göz hastalıkları uzmanı tarafından değerlendirilmek gerekir.
Göz ve Romatolojik Hastalıklar /Otoimmün Hastalıklar
Klinikte sık karşılaştığımız romatolojik göz hastalıkları şöyledir.
Behçet Hastalığı
Behçet hastalığı tekrarlayan ağız aftları ve genital ülserler; bacaklarda ağrılı kızarıklıklar (eritema nodozum),akne-benzeri döküntüler ve pozitif paterji testi; eklem ağrısı/şişliği (artrit); damar hastalıkları; baş ağrısı, denge-görme bozukluğu veya felç benzeri bulgularla seyreden nöro-Behçet; bağırsak tutulumu; nadiren kalp ve akciğer damarlarında etkilenme görülebilir. Tüm vücudun damarlarını tutabilir. Büyük, orta küçük tüm damarların hastalığıdır.
Behçet hastalığında göz tutulumu, çoğunlukla tekrarlayan panüveit ve retinal vaskülit şeklinde seyreder; kızarıklık, ağrı, ışığa hassasiyet, bulanık görme ve uçuşan cisimler gibi belirtilerle aniden başlayabilir ve tedavi edilmezse görme kaybına yol açabilir. Tanı ve tedavide hızlı hareket etmek kritik önemdedir: göz içi iltihabı uygun damlalar, enjeksiyonlar ve sistemik immünosupresif ilaçlar (ör. azatioprin, siklosporin) ile; dirençli olgularda biyolojik ajanlarla (anti-TNF vb.) kontrol altına alınabilir. Alevlenmelerin önlenmesi için düzenli kontroller ve kişiye özel tedavi planı esastır. Ani görme bulanıklığı, ışık hassasiyeti veya ağrı geliştiğinde vakit kaybetmeden başvurmanız, kalıcı hasarı önlemek açısından hayati önem taşır.
Romatoid Artrit
Genellikle kuru göz ve sklerit ile ilişkilendirilen romatoid artrit, kornea erimesine ve periferik kornea ülserlerine yol açabilir ve bu da görmeyi tehdit edebilir.
Sjögren Sendromu
Sjögren sendromu, otoimmün inflamasyona bağlı kuru göz hastalığı ile ilişkilidir. Gözyaşı bezleri, aksesuar gözyaşı bezleri ve diğer göz dokularına B ve T hücrelerinin infiltrasyonu, bez dokusunun ilerleyici yıkımına yol açarak gözyaşı üretiminin azalmasına neden olur.
Ankilozan Spondilit
Ankilozan spondilitli hastalarda en sık akut tek taraflı ön üveit olur. Ani başlayan tek gözde kızarıklık, ağrı ve bulanık görme meydana gelir.
Sarkoidozis
Tüm vücudu etkileyebilen granülomatöz bir hastalıktır. Ön, intermediyer, arka üveit, retinal vaskülit, optik sinir hastalığı ve gözün etrafında inflamatuar hastalığa neden olabilir.
Vaskülitler
Behçet hastalığı, sarkoidoz gibi hastalıklar retinal damarları etkileyerek görmeyi olumsuz etkileyebilir. Sistemik vaskülitler sklerit, keratit veya optik nörite neden olabilirler. Tedavisi acildir ve etkin olmalıdır.
Psoriyatik Artrit
Psöriyatik artritli hastalarda üveit ve sklerit meydana gelebilir.
Sistemik Lupus Eritematozus
Sistemik lupus eritematozuslu hastalarda sıklıkla göz tutulumu görülür. Retinal vaskülit, koroidit ve kuru göz hastalığı görülebilir.
Romatolojik Göz Hastalıklarında Tanısal Testler ve Laboratuvar Tekkikleri
Romatizmal hastalıkların göz tutulumunun tanısı kapsamlı bir değerlendirme gerektirir: ayrıntılı göz muayenesine ek olarak serolojik testler; gözyaşı–oküler yüzey ölçümleri (gözyaşı menisküs yüksekliği, oküler yüzey boyanması, gözyaşı kırılma zamanı),meibomian bezlerinin yapısal değerlendirmesi, bezlerin işlev testleri kuru göz tanısını koymak için önemlidir.
Üveit, keratit, sklerit tanısı için ayrıntılı göz muayenesi, göz bebeğini büyüterek retina ve optik disk muayenesi, OCT (optik koherens tomografi),fundus flöresein anjiyografi, ön segment ve arka segment görüntülemeler yapılmalıdır. Ayrıca bu hastalıklarda glokom ve retinal komplikasyonlar gelişebilir. Bu yönden de ayrıntılı muayene yapılmalıdır.
Romatizmal hastalıklar sistemik hastalıklardır, tüm vücudu etkileyebilir. Bu hastalıkların tanı ve takibi göz hastalıkları uzmanı, romatoloji uzmanı ve etkilenen organlar ile ilgili branş doktorları tarafından yapılmalıdır.
Romatolojik Göz Hastalıkları Tedavi Yöntemleri
Romatolojik hastalıklara bağlı göz tutulumu hem lokal hem de sistemik tedavi gerektirir ve genellikle romatoloji ile yakın iş birliği içinde yönetilir.
Kuru göz hastalığı için suni gözyaşı damla ve jelleri, anti-enflamatuar damlalar, punktum tıkaçları ve meibomian bez fonksiyonunu düzelten hedefe yönelik tedaviler göz yüzeyini korumaya yardımcı olur; daha ağır olgularda siklosporin veya benzeri topikal immünmodülatör tedaviler uygulanabilir.
Gerekli durumlarda ışık temelli tedaviler (IPL ve LLLT) gibi modern yöntemlerle meibomian bezlerinin yeniden aktif hale gelmesi sağlanabilir. Böylece gözyaşının buharlaşması azalır, göz yüzeyinin nem dengesi düzelir ve hastalar daha konforlu bir görmeye kavuşur.
Ancak gözdeki iltihabın kalıcı olarak kontrol altına alınabilmesi için altta yatan sistemik hastalığın uygun immünsüpresif veya biyolojik tedavilerle iyi yönetilmesi şarttır; sistemik hastalık kontrol altında değilse, göz yüzeyi sorunları ve üveit atakları yineleme eğilimindedir ve bu durum kronik rahatsızlık ve görme kaybı riskini artırabilir.
Üveit ve sklerit tedavisinin temel amacı gözdeki iltihabı hızla kontrol altına almak, altta yatan nedeni tedavi etmek ve kalıcı görme kaybını önlemektir. Hastalığın şiddetine ve tutulum bölgesine göre steroidli (kortizon) damlalar, göz bebeğini genişletici damlalar, göz çevresine enjeksiyonlar, sistemik kortikosteroidler, immünsüpresif ilaçlar ve biyolojik tedaviler (anti-TNF vb.) kullanılabilir; enfeksiyon saptanırsa uygun antibiyotik, antiviral veya antiparaziter tedavi mutlaka eklenir. Tedavi mutlaka kişiye ve üveit/sklerit tipine ve gözdeki tutulumuna göre planlanmalı; ilaçların dozu doktor kontrolü olmadan azaltılmamalı veya kesilmemelidir. Düzenli takip muayeneleri, görüntüleme ve kan tetkikleri ile iltihabın ve olası yan etkilerin izlenmesi, görmenin korunması açısından hayati önem taşır.
Romatolojik hastalıklara bağlı göz tutulumu ve üveit tedavisinde biyolojik ajanlar ve hedefe yönelik yeni tedaviler önemli bir yer tutmaktadır. Anti-TNF ilaçlar, B hücrelerini hedefleyen anti-CD20 tedavileri, interlökin-6 ve interlökin-17 inhibitörleri ve belirli reseptörleri bloke eden monoklonal antikorlar, kontrolsüz iltihabı baskılayarak görme kaybı riskini azaltmaya yardımcı olur.
Son yıllarda romatoloji alanında romatoid artrit ve psoriatik artrit tedavisinde giderek daha sık kullanılan JAK inhibitörleri de bağışıklık sisteminin iltihap yanıtını düzenleyen sitokin sinyallerini hedef alarak T ve B hücrelerinin aşırı aktivitesini baskılar; uygun hastalarda gözle ilişkili inflamatuvar tabloların yönetiminde de bir seçenek haline gelebilmektedir. Bu tedaviler mutlaka deneyimli merkezlerde, hasta özelinde risk–fayda değerlendirmesi yapılarak ve düzenli kan tetkikleri ile yakın takip altında planlanmalıdır.


